17 Mayıs 2014 Cumartesi

SAVAŞ SÜRGÜNDE FİLM OLDU

Biri kadın, biri erkek iki Suriyelinin çektiği film Cannes Film Festivali'nin en çok tartışılan filmi oldu. Humus'ta elindeki tek kamerayla çekim yapan kadının internet üzerinden gönderdiği görüntüleri, Paris'te sürgünde yaşayan bir yönetmen filme aktardı. 'Gümüş Suyu' adını taşıyan otobiyografik belgesel filmin yönetmeni Usame Muhammed ve görüntülerin sahibi Viam Simav Bedirhan ilk defa film gösterime girmeden biraz önce yüz yüze görüştüler. Suriye'deki savaştan kurtulmak için Paris'e kaçan yönetmen Muhammed, sürgünde "kurtulma"nın vicdan azabını yaşarken, Suriye'de kuşatma altındaki Humus kentinde yaşayan Bedirhan elindeki kamerayla sokak sokak savaşı çekiyordu. Zor günleri kısmen geride bırakan, üstünde siyah bir elbise ve kırmızı bir şalla filmin gösterileceği salona giren Bedirhan, izleyicilerin coşkulu alkışları karşısında şaşkınlaştı, başını iki eliyle tutup sevincini gösterdi. Yönetmeni de o sırada onu tutarak destek olmaya çalıştı. Daha önce Cannes Film Festivali'ne iki filmle katılan yönetmen Usame Muhammed, çaresizlikten depresif bir durumdayken Simav Bedirhan'dan telefon aldığında, hayatın ona ikinci bir şans verdiğini hissetti. Suriye'nin kuzeyindeki sahil kenti Lazkiye asıllı olan yönetmen 'Simav benim hayatımı kurtardı' dedi. İlkin Şam'dayken, daha sonra da Paris'teyken savaştan kurtulmuş olmanın acısını çeken yönetmen, fiziksel kurtuluşunun psikolojik 'kurtuluş' olmadığını söylüyor. Usame Muhammed uzun süre vicdan azabıyla uyuyamadığını, bazen insan haklarının ve gerçeklerin cesur bir savunucusu olduğu illüzyonunu yaşadığını, ancak Paris'teki odasında bunun bir kandırmaca olup olmadığını sorgulamış. Simav Bedirhan aylar boyunca belli aralıklarla Humus'tan çektiği görüntüleri internet üzerinden Paris'teki yönetmene iletirken, yönetmen de yavaş yavaş filmi kurguluyordu. Humus'ta çekilen acı görüntüler Humus'tayken Simav hemen her gün sokakta çekimlere çıktı. Çekimlerde Suriye Devlet Başkanı Beşşar Esed'e karşı yapılan gösterileri, silahlı müdahaleleri ve ölü bedenleri kamerasına kaydetti. Suriye ordusundan ayrılan askerlerden bazıları ise ona askerler tarafından işkenceye uğramış, öldürülmüş insanların görüntülerini getirdi. Simav Bedirhan bir gün, iki başörtülü kadının bilinmeyen silahlı bir grup tarafından yerlerde sürüklenerek götürüldüklerini gördüğünde, 'Ben de milislere ait bir bodrum katında işknce edilerek öldürülecek miyim?' diye kendi kendisine sormuş. Bir gün rejime bağlı askerler oturdukları mahalleye gelip herkesin acilen evlerinden çıkmasını istediğinde Simav Bedirhan babasıyla hızlıca vedalaşıp kaçarken annesinin düştüğünü görmüş ancak geriye dönmeye cesaret edememiş. Bedirhan 'geriye doğru tek bir bakışın bile beni öldürebileceğini biliyordum' diyor. Filmde geçen karakter izleyiciler için tanınmayan kişiler olabilir ancak Bedirhan onların birçoğunu tek tek biliyordu. Filmdeki sahnelerin birinde orta yaş grubundan birkaç kadın panik içinde kaçışırken, kadınlardan biri 'Abdo yandı' diye bağırırken, bir başka kadın ise 'Kimse kalmadı, herkes öldü, Beşşar Allah seni kahretsin' diyor. Başka bir sahnede ise bir çocuğu taşıyan genç bir adam dizlerinin üzerine düşüp ve gördüklerine inanamayarak eliyle alnına vurmaya başlıyor. Film izleyicilere, Abdo'nun kim olduğunu, kadınların kaçıp kaçamadıklarını veya o genç adamın kucağındaki çocuğun ölü veya yaralı olup olmadığını anlatmıyor. Filmde beş yaşında bir çocuk babasının mezarına çiçek götürürken görülüyor. Çocuk mezara bakarken 'Baba bak sana en güzel çiçeği getirdim' diyor ve şaşkınlık içinde annesine dönüp 'Anne bak bu mezar ne kadar da derinmiş' diye sesleniyor. Farklı bir sahnede aynı çocuk Simav Bedirhan ile beraber harabe bir arazide yürürken mutlulukla 'Bak orada bir çiçek var' diye haykırıyor ve daha sonra bir kavşağa vardıklarında Bedirhan'ı 'Dikkatli ol, burada keskin nişancı var' diye uyarıyor. Filmin yönetmeni Usame Muhammed, mail kutusunda Simav Bedirhan'dan gelen maillere ve görüntülere her baktığında büyük bir heyecan hissettiğini söylüyor. Yönetmen, Simav Bedirhan'ın kendisine Suriye'deki savaşa Paris'teki odasından sanal olarak katılmasını sağlayacak bir imkan verdiğini ve ondan gelecek mailleri sabırsızlıkla beklediğini belirtiyor. Usame Muhammed, Suriye'deki iç savaşta çekilen görüntülerin profesyoneller değil, amatörler tarafından çekildiği için tarihte benzeri olmayan bir örnek olduğu görüşünde. Yönetmen, Suriye savaşının ilk dakikasından itibaren görüntü sektöründe bir devrim yarattığını vurguluyor ve en çarpıcı ceset veya şehit görüntüsünü seçmeye çalışırken çok zorlandığını belirtiyor. Usame Muhammed'e göre Suriye rejimi kendisine karşı duran her bireyin hikayesini imha etmeye çalışıyor, bu nedenle de yaptığı filmin katledilmiş insanların sesi olduğunu düşünüyor. KAYNAK: SABAH

0 yorum:

Yorum Gönder